GÜNEY FRANSA

Güney Fransa’nın manzarası şüphesiz harikadır. “Le Sud”u, Van Gogh imzalı bir tablo gibi gösteren şey onun eşsiz manzarasıdır. Akdeniz’den Pireneler’e,giderken nefes kesen üzüm bağları, lavanta bahçeleri veya ayçiçek tarlaları size Güney Fransa’da olduğunuzu hissettirecektir. Güneşin ışıltıları ile parlayan muhteşem köylerin saklandığı dik uçurumlara hayran olacaksınız.

Güney Fransa ruhunuza da iyi gelir, modunuzu yükseltir. Bölgenin güneşli iklimi insanların daha dışa dönük ve sıcak kanlı olmasını sağlar.

Güney Fransa, güneşin vatanı ve şarabın merkezidir. Tabii ki, şarap turu için gidilecek yer Bordeaux’dur ancak Languedoc-Roussillon bölgesinde de denemeniz gereken bazı özel tatlar vardır. Fransız mutfağı, özellikle iyi bir Fransız şarabı eşliğinde size neden orada olmanız gerektiğini anlatmaya yeter.

Güney Fransa kıyısındaki uçsuz bucaksız plajlar, güneşlenmek ve yüzmek için mükemmeldir. Denizi aynı zamanda su sporları için de harikadır, biraz kürek çekmek veya cesareti olanlar için biraz uçurtma sörfü yapmak harika olabilir. Fransızlar lezzetli yiyecekleri yemeyi ve hayatın anlamını biraz şarap eşliğinde konuşmayı gerçekten çok severler. Ancak Güney yaşam tarzı biraz Kuzeyden farklıdır. Daha sıcak olduğu için Güney’de insanlar gece dışarı çıkarlar ve serin, ferahlatıcı esintinin tadını çıkarırlar.

Tüm restoranlar ve barlar geç saatlere kadar açık olduğundan akşamları yapacak birçok etkinlik bulursunuz. Panayırlar, konserler, festivaller, ışık gösterileri ve sahilde piknikler (şarabı unutma) yaz akşamlarınız için programınızda olacak şeyler arasındadır..

Güney Fransa’daki birçok köy, Fransa’nın en güzel köyleri arasında yer alır. Karakter doludur ve hala eski geleneklerini sürdürdüklerinden bir ruha sahip olduklarını bile söyleyebiliriz. Eski evler, dolambaçlı parke taşlı sokaklar ve bu yerleri çevreleyen doğa sizi geçmişe yolculuğa çıkarır.

CANNES

Akdeniz kıyısında bulunan Cannes şehri, Lérins adaları tarafından korunan olağanüstü bir konuma sahiptir. Nice Côte d’Azur Uluslararası Havaalanı’na sadece 20 dakika uzaklıkta ve Cannes – Mandelieu Özel Havaalanı’na eşit mesafede erişilebilir olan Cannes ve etrafındaki güzel manzarası ile sizi her mevsim şaşırtmayı başaran gerçekten prestijli bir destinasyondur.

Festivaller Şehri olan Cannes’a ait olan “Oraya giden, orada yaşar” sloganını belki de duymuşsunuzdur. Cannes Film Festivali ile dünya çapında tanınan bu şehir yıllar içinde efsanevi bir üne ulaşmış olmasına rağmen, gerçekten övgüye layık birçok özelliğe sahiptir. Geleneksel Ortaçağ havasını koruyan Le Suquet mahallesinde gezinti yapmak, Forville pazarında sanatçıların ürünlerini keşfetmek ve pastel renkli evlerle çevrili kaldırımlar arasında dolaşarak Eski Liman’a inen sokakları gezmeye doyamayacaksınız.

Tabii ki, cennet gibi plajlar, olağanüstü müzeler, Lérins Adaları ve tabii ki olmazsa olamz dünyaca ünlü La Croisette bulunmaktadı.r

Karada ya da denizde olmanız fark etmez. Şehri gezmek, havasını içinize çekmek ve günlük yerel hayatı bir nebze olsun yaşamak, bu muhteşem bölgeyi hissetmenize yetecektir.

Anlamlı şeyler küçük paketler halinde servis edildiğinde daha değerlidir! Saint-Tropez ve Monaco arasında bir balıkçı limanı olan Cannes, bugün dünyanın en prestijli etkinliklerinin merkezi konumuna gelmiş olup, dünya çapında dikkat çekmektedir!

Nice Côte d’Azur Havalimanı’na sadece 20 dakika uzaklıkta, birçok bağlantı imkanıyla, Cannes – Mandelieu özel Havaalanı’na birkaç adım yakınlıkta, ve Monaco’ya ise birkaç kilometre uzaklıkta olan Cannes, karadan, denizden ve havadan birden çok bağlantı ile merkezi bir konuma sahiptir. Ilıman iklimi, nefes kesen manzaraları, şirin ara sokakları, palmiye ağaçlarıyla süslenmiş caddeleri, turkuaz denizi, güneşte olgunlaşan gastronomisi, benzersiz etkinlikleri ve prestijli gayrimenkulleriyle, hiç kimse Cannes’ın büyüsüne karşı duyarsız kalamaz. Burası, basit şeylerin olağanüstü gibi gözüktüğü, güzelliğin standart haline geldiği ve güneşli bir günde açık havada yenen bir öğle yemeğinin unutulmaz olduğu bir yerdir.

NICE

Fransa’nın Güneyi’ni düşündüğünüzde aklınıza hemen Nice gelir. Geniş bulvarları, harika koyu ve altın plajı ile her yıl yaklaşık 3 milyon kişinin Nice’e neden akın ettiğini anlamak hiç de zor değildir. Buraya turist sayısı açısından sadece Paris rakip olabilir. Ünlü Promenade des Anglais, Matisse müzesi, Rus Katedrali ve Vieux Nice ile yapılacak ve görülecek çok şey bulunmaktadır. Şaşırtıcı bir şekilde, Nice’i ziyaret etmek için en iyi zamanlar yaz sezonunun dışındadır. Şubat ayında Nice, dünyanın en eski ve büyük karnavallarından birine ev sahipliği yapar. Meşhur Nice karnaval geçidi Mardi Gras sırasında 15 gün boyunca devam eder. Ayrıca, Aralık ayında, Nice Noel pazarı (“Le Village de Noel”) ve merkezdeki Jardin Albert 1er’e bir buz pisti kurulur ve Noel temalı birçok aktivite gerçekleştirilir. Nice’e ulaşım çok kolaydır. Fransa’nın güneyini ziyaret etmek istiyorsanız, aslında Nice’te kalabilirsiniz çünkü Cannes ve Monaco arasında bulunmaktadır. Nice’te kalabilir ve sonra Cannes ve Monaco’ya buradan gidebilirsiniz. Nice’ten Cannes, Monaco, Menton ve diğer yerlere trenle gitmek sadece yaklaşık 30 dakika sürer. ,

İngilizler , Nice’in bu yarım ay biçimli muhteşem koyunu ayakkabılarını kirletmeden dolaşabilmek amacıyla sahil kenarındaki Promenade des Anglais (“İngilizlerin Yürüyüş Yolu”) yaptırıp palmiye ağaçlarıyla süslemişler. Bugün, bu ikonik yol, güneşten kaçmak isteyenler arasında gölgede yer kapma oyununun yaşandığı eğlenceli bir mekân haline gelmiştir. Plajda herkes için yapacak bir şeyler vardır: plaj voleybolu, masa tenisi, sandal, rüzgar sörfü vs. Plajda güneşlenenlerde yanık izlerini göremezseniz şaşırmayın, çünkü Avrupalılar üstsüz /topless güneşlenme konusunda oldukça rahattırlar. Plajın bazı kısımları halka açık olsa da, çoğu özelve ücretlidir. Ancak Nice, sadece plaj ve denizden ibaret değildir. Birçok müze (çoğu ücretsiz), leziz yemekleri ve gezmeye değer eski şehri ile Nice, Riviera ziyaretinizin en keyifli kısımlarından biri olacaktır. Şehir yönetimi son dönemlerde yeni parklar ve bahçeler oluştururken eski çirkin binaları yıkarak kamu alanlarını yeniden düzenlemektedir.. Şehrin merkezinden geçen modern tramvay her yere ucuz ve kolay ulaşım sağlar.

Tarihi şehir merkezi trafiğe kapalıdır. Portakal tonlarında binaları ve dik dar sokakları ile şehrin bu kısmı, Fransa’dan çok İtalya hissi verir. Bu durum aslında şaşırtıcı değildir, çünkü 1860’a kadar Nice, bir İtalyan kralı tarafından yönetiliyordu. Taze makarna dükkanları (Fransa’da başka hiçbir yerde bulamayacağınız) ve birçok dondurmacı, İtalya’nın size ne kadar yakın olduğunu hatırlatır. Bu durum, Nice’e Fransa’nın üstünlüğü ile İtalya’nın rahatlığının hoş bir karışımını bırakmıştır.

Cours Saleya adlı meydan, çok renkli, farklı insan manzaraları ve değişik kokuların cümbüşüyle kalabalık Ortaçağ havasını verir. Burası o dönemlerden bugüne kadar hep Nice’in ana pazarı olmuştur. Canlı çiçek ve ürün tezgâhları, çilek, beyaz kuşkonmaz, kabak çiçekleri ve çok daha fazlası hep taze olarak bulunur ve içinde bulunduğunuz mevsimi size hissettirmeyi başarır. Yerel ürünlerle yapılan sabunlar, keseler ve baharatlar çekici şekilde paketlenmiştir ve bunlardan çok güzel hediyelik ürünler yapılmıştır. Pazartesileri ise antika satıcıları bu alanı doldurur.

Bu ideal Akdeniz ikliminde, güzel kokulu çiçeklerden gül, lavanta ve yasemin doğal olarak yetişir ve bu nedenle parfüm endüstrisi çok gelişmiştir. Parfüm sektöründe ünlü Molinard ailesi, yüzyılı aşkın süredir Riviera çiçeklerinden parfüm yapmaktadır. (Nice’in ana caddesine yakın olan dükkanlarından birinde kendi parfümünü yaratmayı deneyimleyebilirsiniz) Parfüm imalatçıları, kokuların ilk önce konyak gibi damıtıldığını ve sonra şarap gibi yaşlandığını söylerken aslında hiç abartmadıklarına emin olabilirsiniz çünkü sadece bir litre saf esans için 660 pound değerinde lavanta yağı kullanılmaktadır.

Turistlerin yanı sıra, Nice’in olağanüstü havası ve iklimi yıllar boyunca sanatçıları da çekmiştir. 20. yüzyılın başlarında, Henri Matisse ve Marc Chagall gibi ustalar buraya gelmişler ve yaşamışlardır.Şehirde her birinin adına birer müze bulunmaktadır. Chagall Müzesi, modern sanata uzak duranlar için bile ilgi çekicidir. Chagall, gençliğinde geçirdiği rus köy hayatının ve Yahudi kökeninin esintilerini yansıttığı bir dizi tuval çalışmasını bu müze için yapmıştır.

ST TROPEZ

Parlak, şık, rahat, zengin, güneşli, güzel…. Saint Tropez’i tanımlamak için hangi sıfatı kullanırsanız kullanın, Güney Fransa’nın bu lüks tatil beldesini anlatmaya yetmez. Brigitte Bardot ile başlayan ve günümüz ünlüleriyle devam eden, Güney Fransa’da Saint Tropez, zenginlerin, ünlülerin ve güzel insanların yazlık yeri olmaya devam ediyor.

Saint Tropez, ünlü tatil beldesi Sainte-Maxime’e yakın bir koyda yer almaktadır. Toulon şehri batıda 50 km uzaklıktadır ve Cannes doğuda 70 km uzaklıktadır.

Çoğu insan Provence – Cote d’Azur’da tatil yaparken Saint Tropez’i bir günlüğüne ziyaret ederler. Bu muhteşem yer, dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlar. Lüks yatlar limanda demirlemiş, pahalı arabalar etrafta dolaşır ve bazı restoranlarda bir fincan kahve veya bir bardak şarap için bir servet ödeyebilirsiniz. Ancak limandan ayrılıp köyün eski sokaklarını dolaşırsanız, çok farklı bir ortamda bulursunuz kendinizi. Büyüleyici meydanlar, küçük plajlar ve köy pazarları ile karşılaşırsınız. Eskiden Saint Tropez, şu an kışları olduğu gibi sıradan bir balıkçı köyüydü. Temmuz ve Ağustos aylarında köy çok kalabalık olur ve tüm giriş yolları trafikten dolayı yoğun olacağından Saint Maxime veya Cannes üzerinden deniz yoluyla gitmek daha kolaydır. Saint Tropez’i ziyaret etmek için en iyi zaman ilkbahar ve sonbahardır.

17 Mayıs’ta Saint Tropez’de Düzenlenen Kutlamalar

Çoğu zaman insanlar yanlışlıkla Saint Tropez’in adının ‘tropikal’ kelimesinden geldiğini düşünürler. Köy aslında Pisa’nın Saint Torpes’i adından gelmektedir. Kendisi Roma İmparatoru Nero döneminde kafası kesilerek öldürülmüştür. Efsaneye göre, cesedi veya hatta yalnızca başı bir tekneye konmuştur. Bu tekne Akdeniz’e doğru sürüklenmiş ve 17 Mayıs’ta Saint Tropez’in bulunduğu yere vurmuştur. Her yıl, Torpes’in anıldığı günde Pisa’ya bir hac ziyareti düzenlenir. 17 Mayıs hala Saint Tropez’de resmi tatildir. Bugünde sokaklarda geleneksel kıyafetler giymiş kadınlarla bir geçit töreni düzenlenir. 18 Mayıs’ta partiler düzenlenir ve sokaklar Provencal müziği eşliğinde dans eden insanlarla dolup taşar. Bu kutlamalara cesaret anlamına gelen ‘Bravade’ denir.

Saint Tropez, Pablo Picasso ve Brigitte Bardot

1900 civarında bazı ressamlar ve sanatçılar Saint Tropez’e taşınmışlardır. O zamanlar Matisse ve Picasso ünlü değillerdir. Burada ünlü tablolarından birkaçını yaparlar. Bunları hala ‘Annonciade’ Müzesi’nde görebilirsiniz. Bu Fransa’daki ilk modern sanat müzesidir. Zengin Parisliler bu tabloları satın almak için Saint Tropez’e gelirler. Güzel çevreyi beğenirler ve ikinci evlerini buradan satın almaya başlarlar. Bu şekilde başlayan turizm bölgeyi zenginleri,ünlüleri ve sanatçıları bir araya getiren bir tatil beldesi haline dönüştürdü. Saint Tropez, 1950’lerde Brigitte Bardot’un buraya taşınmasıyla uluslararası ün kazandı.

Saint Tropez Limanı

Saint Tropez’de cazibe merkezi limandır. Yazın ünlüleri lüks yatlarının güvertesinde veya limandaki kafelerden birinde otururken bulabilirsiniz. Turistler, tekneleri ve sahiplerini izlemek için ‘Quai de l’Epi’ ve ‘Quai Suffren’ boyunca yürürler. Rıhtımın sonunda, limandan Akdeniz’e doğru çıkışta Rue du Portalet bulunmaktadır. Bu, restoranlar ve hoş kafelerin olduğu yayaların yürümesi için ayrılmış için bir bölgedir.

Saint Tropez’te Alışveriş

Saint Tropez ‘ in merkezinde dar alışveriş sokakları bulunmaktadır. En ünlüleri ‘Rue Gambetta’, ‘Rue François Sibilli’ ve ‘Rue Clemenceau’dur. Bu sokaklar limandan Place des Lices’e kadar yan yana yer alırlar. Alışveriş pasajı ‘Passage Riva’ bu sokaklar arasında bulunmaktadır. Rue Gambetta’da moda mağazaları,şık küçük butikler,antika ve seramik gibi ürünler satan dukkanlar bulunmaktadır. Rue Sibilli, Louis Vitton, Dolce & Gabbana, Dior, Versace ve Gucci gibi lüks ürünler ve tasarımcı markaların satıldığı mağazaların bulunduğu yerdir. Ünlü ‘sandales Tropeziennes’ de burada satılmaktadır. Neredeyse tüm mağazalar turist sezonunun sonunda indirimlere başlarlar. , Ekim ayının son hafta sonunda başlayan Büyük Braderie sırasında, indirimli ürünler sokak tezgahlarında satılmaya başlanır.

Place de Lices’de her Salı ve Cumartesi bir pazar kurulmaktadır. Her sabah bir pazar daha kurulur, ancak bu Place Aux Herbes’tedir. Orada sebze, meyve ve balık satın alabilirsiniz. Aynı zamanda antika ve ilginç eşyalar, sandaletler ve seramikler de bulabilirsiniz.

Saint Tropez Plajları

Saint Tropez’de birkaç küçük plaj bulunmaktadır. Burada oturup manzaranın tadını çıkarabilir veya yürüyüşe çıkabilirsiniz ancak yüzmek yasaktır. Yüzmek için Saint Tropez’in batısındaki plajlara gidebilirsiniz. Bu plajlarda dalış, jet ski ve su kayağı gibi su sporları da yapılmaktadır. Saint Tropez’in doğusunda ‘Plage des Graniers’ ve ‘Plage des Canebiers’ plajları bulunmaktadır. Tüm sahil boyunca kayalıklar ve bu kayalıkların arkasında plajlar bulunmaktadır. Bu kayalıklar boyunca ve üzerinde yürüyüş parkurları bulunmaktadır.

Her yaz, film yıldızlarının, oligarkların ve modellerin lüks yatlarında şampanya keyfi yaptığı ve gece kulüplerinde dans ettiği görüntüler ünlü dergilerin sayfalarını süsler, hepsi aynı başlıkla “Saint-Tropez’de görüldü” yazılırlar. Bu küçük balıkçı köyünün en büyük cazibesi güzel plajları, lüks yatları, özel butikleri, kafeleri ve barlarıyla milyoner yaşam tarzını Fransız Rivierası’nın şıklığıyla harmanlamasından gelir.

Ayrıca, Saint-Tropez dar sokakları, üzüm bağlarının gölgesindeki geleneksel restoranları muhteşem limanıyla sakin cazibesini korumayı başarmıştır. Saint-Tropez enfes beyaz kum plajlarının yanı sıra tepelerin üzerindeki orta çağ köyleri, üzüm bağları ve lavanta tarlaları da dahil olmak üzere keşfedilecek çok şey sunar.

Saint-Tropez, bu doğal cazibesini zengin ve ünlülerin tercih ettiği bir yer olma konseptiyle birleştirmiştir. Mimari olarak bakıldığında, boyalı panjurlu güzel kır evleri ve butikleri olan, insanların dolaştığı dar sokaklarla dolu güzel bir Provans köyü olan Saint-Tropez aynı zamanda tasarımcı butikleri, gösterişli sanat galerileri, dünyaca ünlü plaj ve gece kulüpleri ile tanınır.

St. Tropez’de yelken yapmak çok keyiflidir. Bu yüzden ilk fırsatta bir tekne kiralayın ve denizden tüm sahil şeridini keşfedin veya bir tekne turu alın ve koy etrafındaki şirin köyleri ziyaret edin. Ayrıca dileyenler bisiklet kiralayıp özel tahsis edilmiş bisiklet yollarını kullanarak körfezi keşfedebilir veya Massif des Maures’deki tepelere çıkabilirler. Buradaki doğal parkta bol miktarda yürüyüş parkuru bulunmaktadır. Ayrıca birçok binicilik merkezi, tema parkları ve su parklarıda ilginizi çekebilecek aktiviteler arasındadır. Son olarak, Pampelonne Plajı’nda çeştli su sporları yapma imkânı bulabilirsiniz.

Tarih meraklıları, denizin üzerinde güzel manzaralara sahip olan 17. yüzyıl La Citadel gibi yerel müzelerden, Kelebekler Evi ve Fransa’daki en eski modern sanat galerilerinden biri olan Annonciade Müzesini ziyaret edebilirler. Saint-Tropez’in tüm fotoğraflarında yer alan ünlü sarımtrak ve kırmızı kilise kulesi, Notre Dame de l’Assomption, Barok tarzda bir kilisedir. Çevrede keşfedilecek o kadar çok şey vardı ki.., Üzüm bağları, bahçeler,çiftlik evleri, yıkık kaleler ve tepedeki köyler sadece bunların birkaçıdır.

ÈZE

Eze, Fransız Rivierası’nın Kalbi

Eze, Monaco ve Nice arasında bulunan güzel bir tepede yer alan bir ortaçağ köyüdür. Köy, muhteşem manzaraları, etkileyici mimarisi ve Fransız Rivierası’nın üstünde bulunan çarpıcı coğrafi konumuyla ünlüdür.

Eze, Akdeniz Denizi ve Cote d’Azur olarak da bilinen Fransız Rivierası’nın nefes kesen manzaralarını sunmasıyla ünlüdür.

Eze’nin her noktasından manzaranın bu kadar muhteşem olmasının sebebi, köyün deniz seviyesinin yaklaşık 1,400 feet üzerinde, yüksek bir uçurumun tepesinde yer almasındandır.

Bu ortaçağ köyü, tepenin tam üzerine inşa edilmiş olup günümüzde Fransız Rivierası’ndaki turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biridir. Yukarıdan bakıldığında manzaraların o kadar muhteşem olması insanda neredeyse gerçek dışıymış gibi bir his uyandırır. Köy, kalın taş duvarlarla çevrili ve rengarenk çiçeklerle süslü bir kale gibi görünmektedir.

Ancak sokaklarda dolaşırken gözlerinizi büyüleyen tek şey sadece manzaralar değildir. Köy, Ortaçağ’da bir kale olarak inşa edilmiş ve tüm sokaklar ve binalar bu güzel mimariyi yansıtmaktadır.

Eze’deki Egzotik Bahçe

Eze’deki tepenin üstünde Jardin Exotique d’Èze adında bir egzotik bahçe bulunmaktadır. Bu, Fransız Rivierası’ndaki bu türün en güzel örneklerinden biridir ve Monaco’daki muhteşem egzotik bahçeden hemen sonra ikinci sırada gelmektedir. Eze’deki bahçe, tüm güzelliğinin yanısıra Cote d’Azur’un unutulmaz bir manzarasını da sunmaktadır.

MOUGINS

Mougins, Cannes’ın iç kesimlerine birkaç kilometre uzaklıkta, Grasse yönünde, Provence’nin Alpes-Maritimes bölgesinde yer alan tepede bir köydür. Provence’nin her yerinde bulunan resmini çekmeye değer ortaçağ köylerinden biridir.

Mougins, Picasso’nun son on iki yılını geçirdiği Côte d’Azur’da bulunan minik bir tepeye yerleşmiş köydür, Akdeniz Denizi’ne yedi kilometre uzaklıktadır. Yeşil vadilerinin manzarası muhteşemdir. Greko-Romen etkileri olan sanat miraslarına ve özel bir yemek kültürüne sahiptir. Ayrıca hem şık Cannes’a hem de cazip Valbonne’a kolay erişim mesafesindedir.

Köyün dar parke taşlı sokaklarını yürüyerek keşfetmek çok keyiflidir, köy merkezinden ve merkezi çeşmesinden ayrılan dar sokaklarda yürüyerek geçmişten kalma birçok çeşme ve heykel keşfedeceksiniz. Mougins’in, yeşilliğe önem verdiğini siz de çok net göreceksiniz; birçok çiçek, ağaç ve güzel park bahçe alanı vardır, hepsi köye daha fazla cazibe katmakta ve Mougins’in doğaya karışmasına yardımcı olmaktadır.

Mougins’ten bakınca görülen çevredeki tarım arazileri ve Cannes Körfezi’nin manzaraları köyün kendisi kadar etkileyicidir.

Şehirde birçok sanat galerisi, restoran ve kafe de bulunmaktadır. Mougins, çevredeki tepelerde yaşayan gizli zenginerin ve ünlülerin tercih ettiği bir yerleşim yeri olduğundan bölge kaliteli restoranları ile de ayrıca ünlüdür.

Mougins eski şehir merkezini oluşturan dar sokakların dışında, kafeler vb. içeren geniş caddeleri ve Akdeniz’e doğru uzanan eşsiz manzaraları ile de sizi büyüleyecektir.

Mougins’deki müzeler ve sanat galerileri

Mougins’in merkezinde, klasik dönemlerden heykeller ve eserlerle modern zamanlardan Picasso, Matisse, Rodin ve Damien Hirst gibi sanatçıların eserlerini bir araya getiren birçok olağanüstü müzeyi ziyaret edebilirsiniz.

Mougins’in bu kadar çok sanata odaklanmasının nedenlerinden biri, Picasso’nun hayatının son yıllarını (1961-1973 arası) Mougins’in karşısındaki vadide, Notre-Dame-de-Vie Şapeli’nin yanında geçirmesidir ve birçok diğer ünlü sanatçı (ve olmayan sanatçı) burada ev sahibi olmuştur.

GRASSE

Parfümlerin Dünya Başkenti

Grasse, Fransa’nın Provence bölgesinde yer alan canlı bir kasabadır. Daha kesin olarak Fransız Rivierası’nda konumlanmış olup Provence Alpleri Côte d’Azur bölgesinde geniş bir şekilde ziyaret edilen çok turistik bir kasabadır. Grasse, birçok avantajıyla turistlerin ve yerlilerin favori şehirlerinden biridir. Kasaba, sadece Cannes’a ve dolayısıyla Akdeniz’e 15 kilometre uzaklıkta olma ayrıcalığına sahiptir.

Grasse, kolay erişilebilen bir şehirdir ve Alpler-Maritimes bölgesindeki en büyük 4. şehir nüfus açısından.

Grasse ayrıca narin kokuların bir övgüsüdür. Gerçekten de, kasaba parfümerinin dünya başkentidir. Grasse denildiğinde, insanın aklına Fragonard, eski kasabayı saran küçük parfüm dükkanları ve otantik ustalık gelir. Grasse’ın ünü şu anda sınırları aşmış durumdadır.

Parfüm Şehri

Grasse’da binbir koku hissedeceksiniz: mesela Fragonard parfümhanesinin kokularını. Yazar Francis de Croisset’e göre, Grasse, dünyada kelime fabrika’nın şiirsel olduğu tek şehirdir. Ve bu parfüm fabrikalarına ve kokulu çiçek bahçelerine sahip olması sayesindedir! Grasse, duyuları canlandırmak için birçok aktivite sunar; Grasse Ülkesi’nin kokularını, parfüm dünyasını öğrenmek isteyen bireyler için yaratıcı, eğlenceli, eğitici ve rekreasyonel aktiviteler bulunmaktadır. Bu tür aktiviteler her gün yapabileceğiniz türden değildir!

Chateauneuf / Grasse

Châteauneuf adı “yeni kale” anlamına gelir ve popüler bir kasaba adıdır. Fransa’nın dört bir yanına, batıdaki Brittany’den güneydeki Provence’e kadar yayılmış toplam 32 adet kale bulunmaktadır. Bin yıldan eski olan tüm bu “yeni” kaleler, deniz kıyısında, dağların yükseklerinde, nehir kenarlarında, burunlarda vb. stratejik alanlarda savunma maksatlı inşa edilmiştir.

Köy, Cannes’a 20 km, Nice’e 31 km ve Grasse’a 6 km mesafededir.

Chateauneuf de Grasse köyü, Alpes Maritimes’teki tarihi mekanlardan biri olarak listelenmiştir.

Bir tepenin yamacına yerleştirilen Chateauneuf de Grasse, uzaktan Cannes Körfezi’ne bakmaktadır.

VALBONNE

Sessiz ve Resim Albümüne Yakışır Provence Kasabası

Cannes, Antibes ve Nice gibi hareketli sahil kasabalarına kısa bir sürüş mesafesinde bulunan Valbonne, geçmiş tarihi ve huzurlu atmosferini korumayı başaran büyüleyici bir köydür.

Fransız Rivierası’nın tepelerine yerleşmiş olan bu güzel köy, güzel parke taşlı sokakları, şirin dükkanları, kafeleri ve çevresindeki kırsal bölgeleri ile muhteşem bir manzaraya sahiptir.

Valbonne, kökleri 16. yüzyıla kadar uzanan tarih ve kültüre sahip bir köydür.

Valbonne’de, “Ortaçağ etkisi” ile “Riviera şıklığı” arasında mükemmel bir uyum sağlayan büyüleyici bir cazibe vardır. Antibes’in arkasındaki tepelerde yer alan Valbonne, parke taşlı sokaklar ve modaya uygun butiklerin, ışıltılı meydanlar ve eski manastırların bulunduğu 16. yüzyıldan kalma sevimli bir kasabadır. Valbonne’yi bu kadar özel yapan şey, turistik bir cazibe yerinden çok yaşayan, nefes alan bir Provence köyü hissi vermesidir. Köy meydanları, gölgeli çınar ağaçları ve güneş altında Akdeniz kıyısında iyi bir yaşamın keyfini çıkaran yerel halkla doludur.

Köy, o zaman Fransa genelinde devam eden dini savaşlardan kaçınan rahipler tarafından kuruldu.

Bugün, Valbonne’a gelen ziyaretçiler, güzel taş binalar ve sevimli parke taşlı sokaklarıyla köyün tarihi merkezini keşfedebilirler.

Köy aynı zamanda sanat galerileri ve müzeler de dahil olmak üzere birçok kültürel cazibe merkezine ev sahipliği yapmaktadır.

Valbonne’yi bu kadar özel kılan şeylerden biri de etkileyici doğal güzelliğidir.

Köy, çam ormanları, zeytinlikler ve lavanta tarlalarıyla kaplı tepelerle çevrilidir ve doğa severler için popüler bir destinasyondur.

Ziyaretçiler, kırsalda veya tepelerin etrafında dolanan birçok patikadan birinde yürüyüş yapabilirler.

Valbonne, el yapımı ürünlerden gurme yemeklere kadar her şeyi bulabileceğiniz şirin dükkanlar ve kafelere ev sahipliği yapmaktadır.

Köy, birçok butik dükkânın yanı sıra geniş bir çeşitlilik sunan, taze ürünler, yöresel peynirler ve yerel şaraplar bulabileceğiniz haftalık bir pazar yerine de ev sahipliği yapmaktadır.

Ziyaretçiler aynı zamanda, geleneksel Fransız yemeklerinden uluslararası yemeklere kadar çeşitli mutfaklar sunan Valbonne’ın birçok restoranında keyifle yemek yiyebilirler.

Yıl boyunca, Valbonne köyün zengin kültür ve geleneklerini sergileyen birçok etkinliğe ve festivale ev sahipliği yapmaktadır.

En popüler etkinliklerden biri, her Ağustos ayında gerçekleşen Fete de la Saint Roch’tur ve bir geçit töreni, canlı müzik ve geleneksel Provencal danslarını içerir.

Köy ayrıca yıl boyunca birçok müzik festivali düzenleyip, aynı zamanda sanat sergileri ve tiyatro gösterileri gibi kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.

Valbonne, Fransız Rivierası’ndaki gizli bir mücevherdir ve ziyaretçilere geleneksel Provencal bir köyün güzelliğini ve cazibesini yaşama fırsatı sunar.

Eğer tarih ve kültür, doğa ve açık hava etkinlikleri veya alışveriş ve yeme içme ilginizi çekiyorsa, Valbonne tam size göre bir yerdir.

Sakin atmosferi, etkileyici doğal çevresi ve zengin kültürel mirasıyla Valbonne, Fransız Rivierası’na seyahat eden herkes için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.

OPIO

Çoğu ziyaretçi, Opio ve civarını Fransız kırsal yaşamını tatmak için tercih etmektedir. Dünyanın parfüm başkenti Grasse, çok yakın bir uzaklıktadır. Zeytinyağı tadım turları, tarlalar ve zeytinlikler arasında yürüyüş yapmak çok zevklidir. Tarih severler, Poudéirac bölgesinde bir Ortaçağ manastırına dair izleri ve 15. yüzyıl zeytinyağı değirmenini görebilirler. Alışveriş için, kasaba dışında Opio San-bir Peyre tepesinde birçok mağaza bulunur.

Opio, Nice’e 31 km, Grasse’a 8 km ve Cannes’a 18 km mesafededir. Olağanüstü güzel bir iklim sayesinde burada gül ve yasemin yetiştirilmekte olup Grasse parfüm endüstrisi için kullanılmaktadır. Aynı zamanda Grande Bastide zeytinlikleri, bölgede hala faaliyet gösteren nadir zeytinyağı fabrikalarından biri olan 15. yüzyıla dayanan Opio zeytinyağı fabrikasından alabileceğiniz lezzetli bir zeytin yağı üretmektedir.

Burada tatillerini geçirmeyi seçenler, 450 hektarlık ormanın ortasında uzun yürüyüşler yapabilir, veya ata binebilirler. Golf oyuncuları işi eğlenceyle birleştirebilir: Begude golf sahası, ortaçağ temellerine dayanan 19. yüzyıldan kalma bir şatoda bulunan tesislerdedir.

Yıl boyunca, ValbonOpio, dünya çapında ün yapmış golf sahaları ve tatil köyleri, lüks alışveriş alanları ve yemek yeme ve şarap tadımı gibi çeşitli olanaklar sunan kaliteli bir destinasyon olarak bilinmektedir.

Yakın zamanda, Opio, Club Med’e ve birkaç muhteşem golf sahasına ev sahipliği yapmasıyla ün kazanmıştır. Köy etrafındaki binlerce dönümlük orman arazisi sayesinde, yürüyüşçüler ve at biniciler için çok hoş doğal bir ortam sunar.

Yıl boyu etkinliklerle dolu Opio sakinleri ve ziyaretçileri için Fransız Rivierası’nın gözde noktalarından biridir.

Club Med Opio